Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

2024

 Hepimiz iyi ve kötü tecrübeler edindiğimiz bir yıla veda edeceğiz ve hepimizin istekleri, umutları, hissettikleri ve anladıkları, anlayamadıkları, güzel, kötü hatıraları, hikayeleri ve günleri oldu. Her insan bir başlangıcın hikayesi aslında ve her başlangıç vaktinin anıları ile geçiyor. Saatler eskiyor, günler eskiyor, hepimiz tecrübeler ediniyor ve yaşlanıyoruz. Yaşlanmayı hep tecrübelerle sabit tutan biriyim ki bu bana insanlara saygı duymayı öğreten en önemli şey olmuştur. Her yıl insanın bir mevsimidir, her yıl insanlar umutlar içinde hikayelerini sürdürmek isterler... Bu yıl da hepimizin yaşadığı eksik, fazla ya da beklenmedik olayları ve yaşantıları oldu, hepimiz bir yapbozun parçalarıyız ve paydaşlarıyız. Aynı oksijenin içerisinde farklı bir sürü hayat ve hikayeler. Çok büyütür insan bazen yaşadığı şeyleri, çok anlamlar yükler ama en basitinden hepimizin bir paydaş olduğunu anlamamız ve hayatın içinde bir parça olduğumuzu kabul etmemiz gereklidir. Hikayelerimizin hep birleşece

'Seni Sordum Yıldızlara'

 Sorarsın bazen, hiç bir şey bilmeden mesela, adını öğrendiğin bir zaman olur süreç ve istersin yeniden sevmeyi, yeniden sevgiyi, bir yarın yokken yaşamak zordur ama bilirsin, hissedersin, yüreğinle ve kalbinle, yakınındadır gözlerinin tınısı ve sessizliği, bilirsin hiç gelmese bile hissettiklerin gibidir benliği ruhunun, eş ruhu olmuştur artık sözlerin ve aydınlanacaktır bir gün güneş yeniden, yeniden deniz bitişecektir gözlerinle... Hani olur ya bazen konuşamaz insan yüreğinde biriktirir söylemek istediklerini, kağıtlara yazar parça parça, işte bir hikayedir bu ve her çocuk çıkarsız sever, her çocuk rüzgarıyla sever denizi, hani bir parça akrebin, bir parça yelkovanın sonsuzluğunda, hani iç çeker nefesin, nedenini tek sen bilirsin, tek o atar damarlarında, tek saat, tek rıhtım, tek deniz odur. Denizindir senin ve sonsuzdur, suyundur, nefesindir, hayallerindir, evet hayallerindir sevgi ve hani acı çekercesine özlemek gibi. Bir zaman olur ve sessizliğin düşer gözlerine, bir rıhtım olur

Google Keep Teknolojisi

 Google'ın uygulamalarında gezintiye çıkmayalı uzun bir zaman olmuştu ve Google'ın bugün sizlerle bir ürünü olan Keep teknolojisini inceleyeceğim. Hayatımızda hep bir gün ve saatler üzerine kurulu bir sistematiğimiz vardır, bazen insan kendisine bir tarih yada önemli bir zaman diliminin hatırlatılmasını isteyebilir. Hayat boyunca bir sürü şey ile ilgilenen insanlar olarak bu tipte bizim için önemli olan şeyleri hayatımıza sığdırmaya ve bu takvimler üzerinde kesin hakimiyet kurmaya odaklanmak isteyebiliriz. İşte Google böyle düşünmek isteyeceğimizi düşünerek bir teknoloji yapmış ve notlarımızı internet üzerinde tutarak bizlere bildirimler şeklinde hatırlatmaya odaklanmış olacak ki Keep teknolojisi ile hayatımıza girmiş. Her zaman takdir ettiğim teknolojilerin yaratıcısı Google bu seferde insanı düşünmüş ve insanın kullanabileceği en etkili şekilde takvimlerinde optimizasyon sağlayabileceği bir teknolojisini hayatımıza sunmuş. Bu teknolojiyi bilgisayar üzerinden, akıllı telefonum

Sokrates 'Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir.'

 Aslında üzerine teoriler üretilecek ve araştırmalar yapılacak bir söz ve dünyanın neler yaşayabileceğini anlatıyor. Toplum olarak hepimiz bir konuda çok bilgili ve görgülü olduğumuzu iddia ederiz. Söz konusu bu bilgin tavrımız her şeyin değişebileceği yönündeki teorilere ve bilimin sürekli gelişimi ile doğru bildiklerimizin yıkılabileceğine inanmadığımızdandır. Yeni bir fikre kendimizin bakış açısından baktığımızda yeni bir fikir ile karşı karşıya kaldığımız zaman bu fikri garipseriz ve alışkanlık göstermekte, doğru bildiğimizi zannettiğimiz yanlış şeylere yöneldiğimizde derin bir şekilde anlamsızlığa düşeriz. Bu aslında beynin öğrenme güdüsünü benimsemesiyle alakalı bir alışkanlıktır ve beyin öğrendikçe yeni bilgileri eski bilgilerin yerine koymaya odaklanmak açısından çoğu zaman sıkıntı yaşar. Kolay alıştığımız ve bildiğimiz şeylerin değişimini hepimiz insanlık olarak tedirginlikle karşılarız, bu tutum biraz olsun insanın doğasının bir gereği iken biraz olsun da beynimizin korku duy

İş Süreçleri & İş Yaşamı XXXIX- Gelişim Dönemleri

 İnsan hayatında hep en iyiyi düşler ve ona cazip kılınan en iyi şekilde hareketler ederek hayatını tamamlamasıdır. Süreçler tanır insan bu oluşumda, yeni tanımlar bulur ve hareketlerini hep bir sonraki adım için atar, dünyadaki tüm düşünüşler bir sonraki adımı düşünerek kurgulanır ve hayatın seyrine optimize edilir. Bir şekilde güçlü olmak bu optimizasyon aşamasını sağlıklı bir şekilde tanımlamaktan geçer. Dönemler insan hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve yükseliş dönemleri olduğu kadar hayat içinde alçalış dönemleri de bulunmaktadır. O kadar çok şey vardır ki insanı yetiştirecek ve ona kimlik kazandıracak olan, yeter ki istemeyi bilelim. Bir kimlik oluşturmaktan kastım iş yapılarında bir profesyonellik aşamasından geçmektedir ve şekiller bulmanız için biraz yolları kaybetmeniz ve yolları aramanız gereklidir. İnsan yaşayışlar bütünü olarak her aşamada kendisine bir rol biçecek ve yeni bir şekilde yeni opsiyonlara yönlenmemiz gereklidir. Yıllar boyu teknoloji ile arası iyi olan

Zaman ve İnsanlık Masalı

 Zamanın birinde insanlar yaşarmış, bu insanlar zamanı fark etmeden kendilerinin istediği hayatları yaşayadurmuşlar, zaman geçmiş ve herkes bu ülkede yaşlanmış, yeni bir nesil gelmiş yerlerine ve zaman günden güne değişmiş ve artık zaman içinde yaşayan kurallar değişime uğramış, herkes birbirini düşürmeye çalışıyormuş bu dünyada sanki bir savaşın içindeymiş gibi... gel zaman git zaman kurallara uyum sağlayan ve değişmeyen bir insan yaşamış, çok onurlu ve gururlu bir kişi olan bu insan arkadaşlarını ve ailesini düşünür ve yanındakilere iyilik yapmaya, nedensizce neşelerini sağlamaya devam edermiş. Hayat değiştiğiyle kalsın yeni bir insan doğar ve büyürmüş, haliyle o dünya çizimine uyum sağlarmış, yeni insanlar yeni insanları tanımış, yeni insanlar yeniliğin çevresinde dolanmaya devam ederlermiş. Sürekli bunun bir değişim olduğunu fark etmeyen genç kendince dünyasında var olmuş, kararlar almış ve kararlarını uygulamaya çalışmış. Genç git gide yaşlandığını fark edememiş ve hayatın içinde

Yazmak Nasıl Bir Duygu?

İnsanlar yaşam boyu bir şeyler yaşamış ve yaşantılarına çeşitli derecede anlamlar katmak istemiştir. Bu görüş çerçevesinde insanlar sanatı keşfetmiş ve sanat adına eserler üretmiş ya da değişik oluşumlarda bulunmuşlardır. Yeni oluşumlara yön vermek ve yeni oluşumlarda var olmak adına çeşitli şekillerde insan hayatına armonileri ya da yazılı eserleri bırakmaya devam etmektedir. Yazmak son derece kalıcı olabilecek bir duygunun betimlenme halidir ve kalıcı şeyler bırakabilmek istiyorsak hayatta çeşitli şeyler yazmaya ve yazdıklarımızı aktarmaya ihtiyacımız olacaktır. Kalıplara sığmayan bir sesleniş öyküsünün hikayesidir yazı ve tarih boyunca şekillenecek bir oluşumu vardır. Yazıya insan hayatı boyunca ihtiyaç duymuş ve duymaya devam edecektir, yazı aslında kalıcılık sağlaması açısından sözlerin bir dışavurumunu oluşturmaktadır. M.Ö 3500 yıllarında bulunan bu çığır açacak şey insanlığın hayatına katkı sağlamış ve onların hayatlarında bir vazgeçilmez halini almıştır. Sümerler yazıyı icat et

Sonsuzluk İçinde Biz

Bizi anlamlı kılan parçalarımız olmalı hayatta, bugün bir kitabımın okunup bana beğenisini gösteren bir mesaj ile uyandım. Her gün yeni bir farklılıkla merhaba dediğimiz bir hayat var, günler içinde çok sayıda bu şekilde mesajlar ile karşılaşıyorum ve mutlu oluyorum, aslında mutlu olmamın sebebi beni bir kişinin daha okuması değil sanıyorum, bir kişinin daha hayattan anlamlar çıkartması. Bazen kendi kendime düşündüğümde bir engelli bireyin neler yapabileceği konusuna eğildiğimde kesinlikle engelli ya da engelsiz bireyin içinde olan hazineyi fark etmesi ve onu paylaşması durumuyla tanıştım, ilk şiir kitabım da bir öykü sizlerle paylaştım ve o öykü benim için sonsuz bir şekilde devam edecek bir hayat oluşundan dolayı özeldi ve hayatımın her şeklinde benim tek bir isteğim o öykünün devam etmesiydi, aradan üç yıl geçti ve üç yılda bir kitap daha yazabilme imkanına şahit oldum ve bu kitabımı da bittiğinde yayınevlerine gönderdim, şu anda değerlendirme aşamasındadır ve bu kitapta umut ediyor

Aşk Bir Ömrün Hikayesidir XXI - Umut

 Tek bir şeye inanırsın bazen, bazen tek bir umudu beklersin öyle içinden dua ederek, her yanında bir aydınlık olur ruhun ümitsizliği sarıyorken bedenine, bir gün bilirsin ya olacağını, bir şeyler değişecektir, hayal edersin hani en hakiki düşüncelerinle, için yanar ama söndürürsün nefesini, sözler biter, hani bir küçük çocuğun sevgisi kadar çıkarsız... Anlarsın şarkıların ne kadar içten yazıldığını ve sezersin her şeyin en derin halini... düşüncelerin bir yol olur sana hayal edersin, öyle sessizce oturup iç çekersin içinden, işte öyledir düşündüğüm zaman gözlerinin kıyısını, bir yanım hep yarım kaldığında geleceğin ümidini yazarsın. Kimse tamamlayamaz yarını ve oturur anlarsın... Mısra mısra, şiir şiir, şarkı şarkı dökersin heceleri, sessizlik gibidir çoğu zaman düşlediğin ses ve yarınlar. hani her gün derin bir sabaha uyanmak hiç merhaba olmadan, nasılsın demeden sözlerle, takıntı derler sana sadece gülersin söylenenlere... Artık zaman duruyor düşlerken her şeyi ve zamanın duruşunda

Hayatımızın Denklemlerini Çözmeye Hazır mıyız?

 Hayatımızda var olan veya olacak durumlar için ne kadar hazırlıklıyız? Kimse yarınını düşleyerek kurmuyor cümlelerini , biraz akıllıca olacak şekilde yeni tutumlar bulmamız ve yeni bilgiler edinmemiz gereklidir. Şematik olarak durumları değerlendirmemiz gerektiğinde hayatın getirisi olarak sonsuz sayıda şeyle karşılaşabileceğimiz olasıdır ama tüm sorunlarımız üzerine, yaşadıklarımız üzerine gidersek iyi bir nitelik elde edemeyeceğimizi söyleyebilirim. Sorun odaklı düşünmek gerçekten mantıklı bir çözüm ancak bazı zamanlarda bunu hayatımıza uyarlayarak kendimize sıkıntılar yaşatabiliyoruz, bunu hepimiz yaşıyor ve hepimiz yarın ne olur düşüncesini sorunlar üzerinden ele alıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var o da şu ki; Hayat hep sorunlarla boğuşulacak bir alan değil. Çözüm önerilerini sorunlar oldukça geliştirebilir insanlar ve sorunları hafife almadan onlar ile yaşamaya çalışır. Bazı zamanlar bizlerin sorunlarımıza olan tutum ve göstergeleri de bizleri hayat noktasında zorlu zamanlara sokab

Eski Zamanlar

 Hiç geçmişte yaşamayı düşündünüz mü? Geçmişte yaşayamazsın der dediğinizi duyar gibiyim ve duyuyorum. Asıl olan geçmiş değil midir, hangimiz geçmişine özlem duymaz, hangimiz özlemez şarkıları ve türküleri ile o günleri... yenilik ve yeni fikirler güzel olsa bile geçmiş benim efsanemdir ve benimle yaşayacak tek parçadır. Zaman içinde yaşlansak bile eski bir şarkı duyduğumuzda hepimiz eşlik etmiyor muyuz şarkılara? Zeki MÜREN şarkıları duyduğunuzda kaçımız şarkıyı değiştiriyoruz ya da bu kötü olmuş diyebiliyoruz? Eski büyük bir değerdir, insanlar geçmişleriyle yaşar ve olgunlaşırlar, ailemizden öyle gördük ve öyle göreceğiz, bizim gibi nesiller oldukça. Yaşamda hep yeni teknolojiler, yeni fikirler ve yeni bir seslenişe saygı duyarak bakabilmeyi öğrendim ancak mutluluk benim için eskilerde saklıdır. Eski şarkılar, eski bir plak mesela, eski bir tını, eski bir söz, eski bir müzik, bugün hala hatırlanıyorsa onun değerinin büyük olmasındandır. Hayata bırakabileceğimiz çok şey var, kimliğimi

Farklılıklarımız

 Farklar, farklılıklar bizi biz yapan en önemli oluşumlar, hepimiz farklılıklarımız ile mevcuduz bu hayat içerisinde. Düşünsenize tüm insanlar aynı olabilseydi eğer dünya ne kadar sıkıcı ve çekilmez olurdu, farklılıkları yaratan en önemli olgu aslında hayata bakış açılarıdır ve insan öğrenen bir oluşum olarak hayatında her şeyi yaşayarak öğrenir ve kurallar koyar. Bütünüyle ya da özel kendine has bir şekilde ele alır dünyayı insan, kimine göre yaşayışlardan ders çıkartmaktır zaman, kimisine göre ise anda kalmaktır. Bizler değişim gösteren olgular edinmeyi 20'li yaşlarımızda öğrendik sanıyorum. Çocukluk artık biraz olsun bitmiş ve karar alarak hayatı gözetmeye inanmış bir toplum haline büründük. 20'li yaşlar güzeldir ancak insanın tam anlamıyla kendini kanıtlamaya başlar hale bürünmesi tahmini olarak 25 - 30 arası değişebiliyor. Artık daha belirli senaryolarımız ve hayat tarzlarımız var... Sahi insanlık büyürken neleri yaşar, neleri algılar ve hangi bakış açıları onlara dayatılm

Aşk Bir Ömrün Hikayesidir XX - Sen

Ses, sadece senden gelecek sese merhabam var, sadece içimdeki sesin en değerli parçası, sözlerin gözbebeği benim için, sadece sana aydınlanıyor tüm ışıkları gözlerimin, her yerde bir parça sen varsın, aklımda, fikrimde, uyanışımda, gece yatmadan önceki dualarımda. İşte öyle derin söyledim seslerini sözcüklerin. En derin parçasın içimde, bazen cümlelerimsin, gözlerimsin, içimde kopan bir fırtına gibi, bir gün gelecek zamanları sözlerin ve sözcüklerin biliyorum, hiç kirletmedim benliğimi, hiç söylemedim öyle derin kimselere sözcükleri. Ne zaman olur bu aydınlık ve ümidim bilmiyorum, hiç eskitemiyorum cümleleri, ben aşkı eskitiyorum şarkılarla, türküler ile, şiirler ile, sözler uçuşuyor aklımın derinliklerinde bir çare arıyorum bazen, yine geliyorsun zamana, o denli bir yelkovan bir de akrep gölgesinde... Tüm cümlem, tek benliğim, tek bildiğim, tek gözyaşım, en derin duygularımın anlamı, sözcüğüm, sözlerim, şiirim, gözlerim bakar mı sonsuzluğa, bu günler geçer mi hiç bilmiyorum, hiç söyle

Önceleri Sessizlik

 Sessizlik çok şey anlatır bazen, bazen hiç nedensiz sessiz kalmak ister insan, sevgiliye uzanan bir eldir bazen sessiz kalabilmek. Hayatta hep sessiz adamlar biriktirmiştir ve anlamlanmıştır. Hep sessizliğimi koruyan biri oldum dünyada, hep sessiz kaldım, konuşmak istemediğimden değildi bu, sadece anlam veremediğiniz bir çok şey olunca sessizliği bir sığınak gibi görüyorsunuz. Sessizliğe çok şey borçlu iseniz dünyanızda çok şey düşünüyorsunuz ve çok şeyi anlamlandırmaya çalışıyorsunuzdur. Hayal gücünüz çok geniştir ve şu da olmalı fikrinin peşinde koşmaktasınızdır. Bazen insan bu halden yorulsa bile sessizlik çok şey anlatır cümleleri karşımıza çıkarır. Konuşmak elbette ki bireyin toplumsal yaşama katılabilmesi adına çok büyük bir rol oynar ancak bazı zamanlarda sessiz kalmak ve düşündüğünüzü farklı pencerelerden dile getirmekte sizlerin bakış açısını belirtir bir durumdur. Bir olguya çok çeşitli açılardan bakabilse de insanlar zaman zaman düşünmedikleri noktalar ile karşılaşabilirler

Yaşamak Denilen Şey

 Her şey bizim için, bir yaşama alışmak meselesidir bu, yaşam bir okyanus, neredeyiz ve nerede olacağımız belirli değil, her gün yeni bir şeyle karşılaşıyor insanoğlu, şekilleniyoruz, şekillendiğimiz doğru, alışıyoruz, alıştırılıyoruz... dönemler zinciri şeklinde ilerliyor dünya, dönemler geçiyor, şekilleniyoruz, birikiyoruz, biriktiriyoruz. Her gün yeni bir sabaha merhaba derken her gün yeni bir uyanışa merhaba diyoruz, haftalar birbirini kovalıyor, ömrümüzden geçiyor onca sene, alışmaya alışıyor insan orası bir başka, her şey bizlerin dünyasında gördüğü kadar saf ve temiz değil. Bazen sadece kendimize bakıp dünyayı algılamaya çalışıyoruz ancak anlayamıyoruz dünya saf ve temiz olsaydı belki kendimize bakarak algılayabilirdik olan bitenleri. İnsan doğası gereği yaşayışında bir çok olumlu ya da olumsuz şeyi geride bırakıyor, bir belirsiz süreçler festivaline çıktığımız yaşam yolu, adım adım hayata ve yaşamaya devam etmeye çalışıyoruz. Bir bilinmezlik içerisinde tekrarlayan tutumlar, dav

Aşk Bir Ömrün Hikayesidir XIX - Konuşmaya İhtiyacım Var

 Boşluktayım, hem de çok derin bir boşlukta... öyle derin ki kendimi bile hapsettiğim bir yere sığınıp şehrin tüm yerlerinin üzerinde bir yalnızlığın öyküsünü dolaştırmak istiyorum. Günler geçiyor, her bir gün öbüründen daha acıtıyor içimi, hani düşen bir yaprak gibi, biraz incinmiş ama güçlenmiş. Yarın nasıl olacak inan bilmiyorum. Sessizlik ağır geliyor, yarın ne olacağını düşünmek korkutuyor beni ve umutları... Kim bilir kaç hikaye vardır şehirde, kaç yoksunluk, kaç vazgeçilmez hikaye, kimliğini arar gibi bazen insan, kimliğini kaybetmiş bir insan gibiyim... hani yaşar ama yaşamaz gibi, hiç bir zaman anlam bulmuyor sessizlik, şiir gibiyim cümleler arasında kaybolmuş, birer birer kaybettim her şeyi, bazen ümit etmek gibisi yoktur insan için, bazen ümit edersin hiç bir şey beklemeden, hani bir şey olacak ve her şey değişecek gibi, her şey değişecek ve gideceğiz bu hikayeleri alıp yanımıza sonra bir bakıyor ki insan durduğu yerde yaşlanıyor öylece bir ağaç gibi, sadece çevresindeki anl