Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

2024

 Hepimiz iyi ve kötü tecrübeler edindiğimiz bir yıla veda edeceğiz ve hepimizin istekleri, umutları, hissettikleri ve anladıkları, anlayamadıkları, güzel, kötü hatıraları, hikayeleri ve günleri oldu. Her insan bir başlangıcın hikayesi aslında ve her başlangıç vaktinin anıları ile geçiyor. Saatler eskiyor, günler eskiyor, hepimiz tecrübeler ediniyor ve yaşlanıyoruz. Yaşlanmayı hep tecrübelerle sabit tutan biriyim ki bu bana insanlara saygı duymayı öğreten en önemli şey olmuştur. Her yıl insanın bir mevsimidir, her yıl insanlar umutlar içinde hikayelerini sürdürmek isterler... Bu yıl da hepimizin yaşadığı eksik, fazla ya da beklenmedik olayları ve yaşantıları oldu, hepimiz bir yapbozun parçalarıyız ve paydaşlarıyız. Aynı oksijenin içerisinde farklı bir sürü hayat ve hikayeler. Çok büyütür insan bazen yaşadığı şeyleri, çok anlamlar yükler ama en basitinden hepimizin bir paydaş olduğunu anlamamız ve hayatın içinde bir parça olduğumuzu kabul etmemiz gereklidir. Hikayelerimizin hep birleşece

Deniz Salyası Problemi

Günler geçiyor ve dünya değişiyor, bugün sizlerle deniz salyası denilen şeyin biraz olsun oluşmasının nedenlerine değinelim istedim, biraz olsun kendimizce insanlık olarak neler yapabiliriz noktasına değinmek istedim, dünyayı tüketir hale geldiğimiz bugün evrenin bizlere olan mesajlarını iyi anlamamız gerekli sanırım. İnsan doğayı kirletiyor, hepimiz bu dünyanın bir düzenden ibaret olduğunu görüyor ve düşünüyoruz ancak düzeni bozan kültür varlığı bizler miyiz bu konuda düşünmemiz lazım. Dünya üzerinde yaşıyoruz, yaşıyoruz fakat nasıl yaşadığımız da önem taşıyor sanırım. Düşünmüyoruz arkadaşlar, düşünemiyoruz, bir şeyleri sadece kendimiz için düşünüyor ve kendimizin iyiliği için planlıyoruz. İnsan çevresini yok ediyor ve bu deniz salyasının oluşumunun tek sebebi insanın daha iyi yaşama isteği, hepimiz yaşıyoruz ancak kimyasallarımızı denizlere döküyor, kirlilik yaratan şeylerimizi denizlere atıyoruz, sanayinin ağır maddeleri denizlere dökülüyor, denizler bu yükü kaldıramıyor, doğa insan

İnsan Neden Geleceğe Yönelik Stratejiler Yapar?

 Projeler, hayat anlayışları, yarınımız hiç biri belirli bir düzenek içinde bile değilken hayatın üzerine kurgularımızı yerleştirmemiz, ne garip bir şey? Sorgusuzca ve sorgulamadan bir şeyler stratejiler yapıp bunu yaşamaya çalışmamız ne kadar garip olsa bile zamanın içinde bir şeyler büyüttüğümüz tartışılmaz. Her şeyin ileri aşamasını düşünüyoruz ve ileriye yönelik çıkarımlar yapıyoruz. Hangimiz ya da kaçımız stratejilerine ulaşabildi, bizlerin yapmak istedikleri bizlerin döngüsü müydü, hayatın hiç mi payı yok? Zaman hepimizin hayallerine yön verdi aslında, bir çıkarım elde etmek güç olsa bile en azından kendi kendimizin neler başarabileceğine zaman içinde şahitlik edebildik. Öğretmenimiz kuvvetli ve niteliksel, zamanın getirilerini yaşadık tüm insanlar olarak, çıkarımlar yaptık ve çoğunda kendi içimizdeki yapı ile tartıştık ya da konuştuk, biraz olsun bu süreçleri ikinci kitabımda ele almaya çalıştım. Ancak daha yayınevlerinden bir cevap almadığım için halen beklemekteyim. Bu bekledi

Bir Gün Mutlaka Şunu Yapacağım '?'

 Hiç birimiz olmak istediği yerlerde değiliz bu hayatta sanırım, hiç birimizin ikinci bir seçeneği yok, bazı konularda sadece kendimizi toparlamaya çalıştığımız söylenebilir, insanız, gelip geçici bedenlerde yaşıyoruz, zaman gelip geçici, her gün yeni bir uğraşın peşinde koşan insanlarız güzel yürekli, tek caddeler ve sokaklar şahit bu hikayemize, biz nedenini bilemediğimiz kanatlarda uçuyoruz, sevginin en güzel şarkısını söylemek yerine, hayat bir bilinmezlik ve gidiyoruz bizi bekleyen son çizgimize. Kim bilebilirdi ki şehirlerin bu kadar kalabalıklar içerisinde yorgun ve telaşlı insanların hikayelerini yaşayacağını, insan suçlu değil, insan sadece yaşamaya çalışıyor kanatlarını göğe selam ederek. Kötülük denen bir şeyin çizgisini bozmak istercesine iyi niyetlerimizi döküyoruz her gün toprağa, doğaya, insana, gökyüzüne. Öyle derindir işte insanın yaşadığı gizem ve öyle derin hissederiz her yenilgimizde. Edebiyatçı olmak kolay değildir ve her şeyi görürsün, düşünürsün, yazarsın satır s

Yıldızlara Bakarken

 Bir ömrün hikayesidir aşk, gücüm yettiğince, gözlerim kapanana kadar içimde sözlerim. Yüreğimin son atışına kadar, sözlerimin son buluşuna kadar, sonsuz bu cümleler, sonsuzluğuyla seven biriyim. Söyledim hep sözlerimi, yazdım, sayfalarca, şiir şiir, mısra mısra. Tek hikayesi vardır varlığımın, tek nedeni... tek sözcüğüyle uslanır bu yürek, hani her zaman gibi, her an yaşarım sözcükleri, sözlerimin var oluşu, güzel gözlü, bal rengi gözlü cümlem, bugün de yazıyorum yüreğimi belki okur diye umut ederek. Her şeyimi bırakabileceğim tek kalbim, her şey isteklerinde gizlidir. Hayatımın her karesini adadığım sözcüğüm, güzelliği kalbimin öyle hani yeni doğmuş gibi, gözlerimin gördüğü tek sözcük, tek temennim, hani bir şey çok ister ya insan, hani bekler sadece, hani tek cümlesi olur rüzgarın... gülüşü olur insanın damla damla sevdiğinde yüreği, hissederken her şeyi. Bugün hissediyorum her şeyi, hissediyorum binlerce kelimeyi, hani bir gözyaşı gibi, anlatılmayan bir hikaye gibi içten, hani içte

Yaşadıklarımız mı, Zaman mı Hikayemizi Tanımlar?

 Yaşadıklarımız mı yoksa zaman mı bizleri tanımlar, bizler için hangisi daha olgunlaştırıcıdır? İnsanoğlu tarih boyunca olaylar yaşamış ve bunların etkisiyle yanlış şeyleri hep düzeltmeye ve aynı yanlışları bir kez daha yapmamaya çalışmıştır. Bunları insanın yapması zamanın mı yoksa kişisel düşünceleriyle yaşamın mı bir ayrıntısı bugün onu inceleyeceğiz. Zaman kuşkusuz insanı olgunlaştıran en önemli etkenlerden biri ancak yaşadıkları ile olgunlaşan insanlarında varlığı yok sayılabilir miktarda değildir. Yaşadıklarımız ile hep bir şeyler öğreniriz ve yaşadıklarımız ile aynı yollardan geçerken arkamızda bıraktığımız onca şeyin bileşkesini yaşarız. Yeni bir yola adım atacaksak eğer arkamızda bıraktığımız serüvenlerin önemi büyüktür, insanı olgunlaştıran biraz olsun da hata yapma şıklarıdır. Bir olgunluğa erişmek en azından bir birikimin sonucu olsa bile yaşadıklarımızla zamanın bağlantılı yolundan geçmektedir. Bizler küçük hatalar arkada bırakırız ve biz insanız, hata yapmak hepimizin yaş

İş Süreçleri & İş Yaşamı XL - Heyecan Duymak

 Sonuçlar her zaman önemli verilerdir ama sonuçlara giden yollarda önem taşımaktadır. Bir disiplinin sonucu ne kadar negatifte olsa altında bir emek varsa bu takdir görmeli ve küçümsenmemelidir. Takdir kazanmak bile bir sorumluluğun bilincinde olan birey için çok önemlidir. Hayatta hep tecrübelerimizden yana durmayı seçeriz ve tecrübelerimizi anlatırız, eksikliklerimize hiç değinmeyi sevmeyiz. İnsan her zaman başarının peşinde koşar ve başarılı işlerde imza bırakmak ister ancak durum tam böyle değildir. İnsanlar başarıyı yakalamak adına bir iki hatta daha fazla başarısız olabilir. Hepimiz zorlukların üstesinden gelmeye çalışırız hayatımız boyunca, çalışırız, emek sarf ederiz, her anımızda bir şeyler yapabilir ve günlerimizi emek sarf ederek geçirebiliriz. İnsan başarının felsefesi ile yoğurulmayı kendine hedef seçtiğinden dolayı çalışmayı ister ve çalışma prensiplerini genişletir. Anlamlı kılabildiği şeyler üzerinde derin bir hakimiyete sahip olmak ister. Durum ve izlediğimiz yollar fa

Varoluşumuz ve İnsanlar Arasındaki İletişim

 Görüştüğümüz insanlar kimler? Aslında sizin ve bizlerin insanlık olarak sohbet etmekten keyif aldığı insanlar ve beynimizin odacıklarında hiç bir şekilde onlara dair kötü bir anı yok, olsa bile tolere edilmiş bir hayatın anlarını yaşıyoruz. İnsan, beyninin odacıklarında her şeyi tasarlayan ve işaretler türeten bir oluşumla dünyaya sesleniyor. İnsanlarımız çok sayıda unsurun içinde sıkıştırılmış bir gerçeklik yaşıyor. Beyin odalarımıza hiç inmeyi ve içlerinde gezinmeyi denediniz mi? İnsanların sizlerde neler anlam ifade ettiğini ve herkesin bir amaç uğruna yaşadığını ve hayat hikayelerimizin birbirlerine bir bağ ile bağlandığını keşfederken olgunlaşıyor insan, her birimizin farklı bir hikayesi var ve her birimiz farklı bir şekilde olgunlaşıyoruz. Hayat kesişim noktalarımıza baktığımızda her zaman bir şans eseri durum ortaya çıkmıyor ve tanıştığımız insanlar ile tanıdıklarımız vasıtası ile tanıştığımız gün yüzüne çıkıyor. Bu durum bazı zamanlarda değişiyor ve insanın şans eseri tanıdığı

Hayat ve Tiyatro Sahnesi

 İlk ve son, bu cümle etrafında dönmüyor mu hayatımız? Hayatımızda ilkler ve sonlar var sadece, ilk ve son arasındaki çizgiyi dolduran bizleriz aslında, bugüne kadar ne yaptınız, nelere hizmet ettiniz, görevinizi yaparken tam anlamıyla üstlendiniz mi? Hayat bugün ve yarın arasındaki derin çizgi değil midir? Her şekilde olağan şüpheliyiz hayatta ya da olağan durumlarda bazen suçlu? Sahi bugün ne yaptınız insanlık için? Yaşamımıza anlam katmak durumundayız ve bir şeyler yapmak durumundayız. Bir şeyler üstlenmek ve olaylardan kaçmadan üzerine gitmek zorundayız. Yeni bir şeyler yapmanın derdinde olmak zorundayız. Günlük yazılar yazmamın tek sebebi aslında budur bir şeyler yapmak ve bir şeyleri ortaya çıkarmaktır. Düşüncelerimize isim vermek zorundayız, hangi isimler vardır yapmak istediklerimiz arasında? Hayat ilk ve son aralığında geçen dönem dedim ya işte sizler için, herkes için de bu şekilde devam edecektir. Her insan doğar, büyür, bir oluşum kayıt eder ve hayata atılır. Yaptıklarımız

Sonsuzluk Nedir? Sonsuzluğun Sırları

 Sonsuzluk nasıl bir duygu? Sonsuz olmak ve düşünmek, bir şeylere isim vermek ve hayatta var olmasanız bile eserlerinizle yaşamak işte buna sonsuz olmak denilebilir. Hiç bir şekilde bir eser sahibi ya da bir buluş yapmış insan, bir tarihi kişi, düşünceleriyle bir düşünür, filozof, buluş bulmuş bir bilim adamı, bir sanatçı, bir şiir yazarı hayatın sonuna kadar yaşar ve yaşama anlam katmış bir insan olmak herkese şans olmaz şu hayatta. Bilgiye inanmış, gören, bilen ya da üreten insanlara bir verilen şanstır bu. Tarihi kişiler, bir Fatih Sultan Mehmet, bir Kanuni Sultan Süleyman, bir Mustafa Kemal ATATÜRK ve daha nice yaşamış tarihi kişi bir sonsuzluğun oluşumunu sağlamıştır. Dönemler geçmiş, tarihler değişmiştir ancak insan bu önemli insanları unutmamıştır. Tarih bir okyanustur ve tarihi olaylara her bakış açısından insan değişik bakış açıları ile eğilmiştir. Elektrik buluşunun ilk anlaşılmaya başlandığı tarih M.Ö 600'lere dayanmaktadır. Yunanlılar ilk kıvılcımları çıkardı ve statik

İstatistik Veriler ile Sayfam

 Her gün 350'nin üzerinde insan sayfama girmekte ve ortalama olarak yazılarım 250 defa okunmaktadır, gün içinde baktığımızda bu kadar kısa sürede bu kadar yazılarımızın günlük okuma oranları bir şeyi göstermekte o da başarılı bir çizgi ortaya koyduğumuzdur. Yazılarımızın Twitter ortamında paylaşılıyor olması güzel ancak sayfa giren sayımıza ve eski yazılarımın okunduğunu gördüğümde bu durum bile biraz olsun motive edici bir unsur halini alıyor. İnsanın bir şeylerle işinden ayrı uğraşıyor olması ve bu emeğim karşılamasında büyük bir motivasyona ulaşıyor olması gayet olumlu bir tutum izliyor. Artık sayfamıza günlük yazılarımızı yayınladıktan sonra bile bir şeyler yayınladı mı acaba diye girişlerin olduğunu da biliyorum, aslında insanlık için yapılan bir adım bu ve insanların biraz olsun dert ve sıkıntılarından uzaklaşıp büyük bir şekilde düşünceyle okuduğu yazılar oluşturuyor olmam bunu bir nebze olsun benim amacıma ulaştığımı gösteriyor. Zaman zaman giren sayılarına baktığımda giren

'Seni Sordum Yıldızlara'

 Sorarsın bazen, hiç bir şey bilmeden mesela, adını öğrendiğin bir zaman olur süreç ve istersin yeniden sevmeyi, yeniden sevgiyi, bir yarın yokken yaşamak zordur ama bilirsin, hissedersin, yüreğinle ve kalbinle, yakınındadır gözlerinin tınısı ve sessizliği, bilirsin hiç gelmese bile hissettiklerin gibidir benliği ruhunun, eş ruhu olmuştur artık sözlerin ve aydınlanacaktır bir gün güneş yeniden, yeniden deniz bitişecektir gözlerinle... Hani olur ya bazen konuşamaz insan yüreğinde biriktirir söylemek istediklerini, kağıtlara yazar parça parça, işte bir hikayedir bu ve her çocuk çıkarsız sever, her çocuk rüzgarıyla sever denizi, hani bir parça akrebin, bir parça yelkovanın sonsuzluğunda, hani iç çeker nefesin, nedenini tek sen bilirsin, tek o atar damarlarında, tek saat, tek rıhtım, tek deniz odur. Denizindir senin ve sonsuzdur, suyundur, nefesindir, hayallerindir, evet hayallerindir sevgi ve hani acı çekercesine özlemek gibi. Bir zaman olur ve sessizliğin düşer gözlerine, bir rıhtım olur

Google Keep Teknolojisi

 Google'ın uygulamalarında gezintiye çıkmayalı uzun bir zaman olmuştu ve Google'ın bugün sizlerle bir ürünü olan Keep teknolojisini inceleyeceğim. Hayatımızda hep bir gün ve saatler üzerine kurulu bir sistematiğimiz vardır, bazen insan kendisine bir tarih yada önemli bir zaman diliminin hatırlatılmasını isteyebilir. Hayat boyunca bir sürü şey ile ilgilenen insanlar olarak bu tipte bizim için önemli olan şeyleri hayatımıza sığdırmaya ve bu takvimler üzerinde kesin hakimiyet kurmaya odaklanmak isteyebiliriz. İşte Google böyle düşünmek isteyeceğimizi düşünerek bir teknoloji yapmış ve notlarımızı internet üzerinde tutarak bizlere bildirimler şeklinde hatırlatmaya odaklanmış olacak ki Keep teknolojisi ile hayatımıza girmiş. Her zaman takdir ettiğim teknolojilerin yaratıcısı Google bu seferde insanı düşünmüş ve insanın kullanabileceği en etkili şekilde takvimlerinde optimizasyon sağlayabileceği bir teknolojisini hayatımıza sunmuş. Bu teknolojiyi bilgisayar üzerinden, akıllı telefonum

Sokrates 'Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir.'

 Aslında üzerine teoriler üretilecek ve araştırmalar yapılacak bir söz ve dünyanın neler yaşayabileceğini anlatıyor. Toplum olarak hepimiz bir konuda çok bilgili ve görgülü olduğumuzu iddia ederiz. Söz konusu bu bilgin tavrımız her şeyin değişebileceği yönündeki teorilere ve bilimin sürekli gelişimi ile doğru bildiklerimizin yıkılabileceğine inanmadığımızdandır. Yeni bir fikre kendimizin bakış açısından baktığımızda yeni bir fikir ile karşı karşıya kaldığımız zaman bu fikri garipseriz ve alışkanlık göstermekte, doğru bildiğimizi zannettiğimiz yanlış şeylere yöneldiğimizde derin bir şekilde anlamsızlığa düşeriz. Bu aslında beynin öğrenme güdüsünü benimsemesiyle alakalı bir alışkanlıktır ve beyin öğrendikçe yeni bilgileri eski bilgilerin yerine koymaya odaklanmak açısından çoğu zaman sıkıntı yaşar. Kolay alıştığımız ve bildiğimiz şeylerin değişimini hepimiz insanlık olarak tedirginlikle karşılarız, bu tutum biraz olsun insanın doğasının bir gereği iken biraz olsun da beynimizin korku duy

İş Süreçleri & İş Yaşamı XXXIX- Gelişim Dönemleri

 İnsan hayatında hep en iyiyi düşler ve ona cazip kılınan en iyi şekilde hareketler ederek hayatını tamamlamasıdır. Süreçler tanır insan bu oluşumda, yeni tanımlar bulur ve hareketlerini hep bir sonraki adım için atar, dünyadaki tüm düşünüşler bir sonraki adımı düşünerek kurgulanır ve hayatın seyrine optimize edilir. Bir şekilde güçlü olmak bu optimizasyon aşamasını sağlıklı bir şekilde tanımlamaktan geçer. Dönemler insan hayatında çok önemli bir yere sahiptir ve yükseliş dönemleri olduğu kadar hayat içinde alçalış dönemleri de bulunmaktadır. O kadar çok şey vardır ki insanı yetiştirecek ve ona kimlik kazandıracak olan, yeter ki istemeyi bilelim. Bir kimlik oluşturmaktan kastım iş yapılarında bir profesyonellik aşamasından geçmektedir ve şekiller bulmanız için biraz yolları kaybetmeniz ve yolları aramanız gereklidir. İnsan yaşayışlar bütünü olarak her aşamada kendisine bir rol biçecek ve yeni bir şekilde yeni opsiyonlara yönlenmemiz gereklidir. Yıllar boyu teknoloji ile arası iyi olan

Zaman ve İnsanlık Masalı

 Zamanın birinde insanlar yaşarmış, bu insanlar zamanı fark etmeden kendilerinin istediği hayatları yaşayadurmuşlar, zaman geçmiş ve herkes bu ülkede yaşlanmış, yeni bir nesil gelmiş yerlerine ve zaman günden güne değişmiş ve artık zaman içinde yaşayan kurallar değişime uğramış, herkes birbirini düşürmeye çalışıyormuş bu dünyada sanki bir savaşın içindeymiş gibi... gel zaman git zaman kurallara uyum sağlayan ve değişmeyen bir insan yaşamış, çok onurlu ve gururlu bir kişi olan bu insan arkadaşlarını ve ailesini düşünür ve yanındakilere iyilik yapmaya, nedensizce neşelerini sağlamaya devam edermiş. Hayat değiştiğiyle kalsın yeni bir insan doğar ve büyürmüş, haliyle o dünya çizimine uyum sağlarmış, yeni insanlar yeni insanları tanımış, yeni insanlar yeniliğin çevresinde dolanmaya devam ederlermiş. Sürekli bunun bir değişim olduğunu fark etmeyen genç kendince dünyasında var olmuş, kararlar almış ve kararlarını uygulamaya çalışmış. Genç git gide yaşlandığını fark edememiş ve hayatın içinde

Yazmak Nasıl Bir Duygu?

İnsanlar yaşam boyu bir şeyler yaşamış ve yaşantılarına çeşitli derecede anlamlar katmak istemiştir. Bu görüş çerçevesinde insanlar sanatı keşfetmiş ve sanat adına eserler üretmiş ya da değişik oluşumlarda bulunmuşlardır. Yeni oluşumlara yön vermek ve yeni oluşumlarda var olmak adına çeşitli şekillerde insan hayatına armonileri ya da yazılı eserleri bırakmaya devam etmektedir. Yazmak son derece kalıcı olabilecek bir duygunun betimlenme halidir ve kalıcı şeyler bırakabilmek istiyorsak hayatta çeşitli şeyler yazmaya ve yazdıklarımızı aktarmaya ihtiyacımız olacaktır. Kalıplara sığmayan bir sesleniş öyküsünün hikayesidir yazı ve tarih boyunca şekillenecek bir oluşumu vardır. Yazıya insan hayatı boyunca ihtiyaç duymuş ve duymaya devam edecektir, yazı aslında kalıcılık sağlaması açısından sözlerin bir dışavurumunu oluşturmaktadır. M.Ö 3500 yıllarında bulunan bu çığır açacak şey insanlığın hayatına katkı sağlamış ve onların hayatlarında bir vazgeçilmez halini almıştır. Sümerler yazıyı icat et