Kayıtlar

Öne Çıkan Yayın

2024

 Hepimiz iyi ve kötü tecrübeler edindiğimiz bir yıla veda edeceğiz ve hepimizin istekleri, umutları, hissettikleri ve anladıkları, anlayamadıkları, güzel, kötü hatıraları, hikayeleri ve günleri oldu. Her insan bir başlangıcın hikayesi aslında ve her başlangıç vaktinin anıları ile geçiyor. Saatler eskiyor, günler eskiyor, hepimiz tecrübeler ediniyor ve yaşlanıyoruz. Yaşlanmayı hep tecrübelerle sabit tutan biriyim ki bu bana insanlara saygı duymayı öğreten en önemli şey olmuştur. Her yıl insanın bir mevsimidir, her yıl insanlar umutlar içinde hikayelerini sürdürmek isterler... Bu yıl da hepimizin yaşadığı eksik, fazla ya da beklenmedik olayları ve yaşantıları oldu, hepimiz bir yapbozun parçalarıyız ve paydaşlarıyız. Aynı oksijenin içerisinde farklı bir sürü hayat ve hikayeler. Çok büyütür insan bazen yaşadığı şeyleri, çok anlamlar yükler ama en basitinden hepimizin bir paydaş olduğunu anlamamız ve hayatın içinde bir parça olduğumuzu kabul etmemiz gereklidir. Hikayelerimizin hep birleşece

İş Süreçleri & İş Yaşamı XLI - Stratejik Düşünceler

      Strateji başarıların en önemli parçası ve her şeyin parça parça hayata geçmesinde en önemli aşamadır. İyi bir strateji belirlediğinizde iş dünyasında yenilenir ve etkin bir şekilde umduklarınızı dünyaya yansıtırsınız. Önemli bir stratejinin en geniş ve vizyonlu parçası düşüncelerinizdir ve düşündüklerinizi bir aşama dahilinde uyguladığınız bir programdır. Her iş yapan kişi birer stratejik oluşumun içerisinde yer alır ve düşüncelerini stratejiler ile desteklemeye çalışır. Kurum açısından ele alınabilir bir stratejimiz olmasında yarar vardır ve bir kurum/şirket/oluşum başından sonuna kadar stratejiler ile yürütülmelidir. Aklın bir parçası olan stratejik unsurlar dünyada en geniş şekilde uygulanan oluşumlardır. Dünyada tüm şirketlerin büyümeye yönelik adımlarını atarken stratejiler geliştirdiklerini söyleyebilirim. Bir strateji aynı zamanda bir zaman çizelgesine yayılıyorsa öngörülebilir bir gelecekten bahsedilebilir. Şirketler/kurumlar/kuruluşlar yapılarını kuracakları zaman iyi bi

Teknolojik Gelecek

 Teknoloji yazılarımıza devam ederken bugün sizlerle buluşmamızda "Teknolojik İnsan Davranışları" konusunu incelemeyi uygun gördüm ve düşündüm. Birbirimiz ile mail atarak haberleşir ve teknoloji ile yeni nesil süreçlere tutunan insanlar olduk. Whatsapp gibi uygulamaları kullanım oranlarımız günden güne artış göstermekte ve gün içerisinde artık birbirimiz ile akıllı teknolojiler üzerinden haberleşmeye başladık. Teknolojinin hayatımıza kattığı güzellikleri ve ilgili şeyleri teknoloji hakkında yazdığım yazılarda belirten biriyim. Dünya teknolojinin gölgesinde büyüyor ve artık gelişim süreçlerini tamamen bu algoritmaya dayandırdı. Yeni oluşumlara bakıyoruz, zaman zaman bizleri şaşırtan yapay zeka kurgularına şahitlik ediyoruz. "Değişmeyen tek şey, değişimin ta kendisidir." sözünden yola çıkarak hayatımızı yaşadığımız doğru ve giderek akıllı teknolojiler ve tutumlarla yaşar hale geldiğimizi belirtmek isterim. Zaman hepimizi eskitiyor ve yaş almaya devam ediyoruz, yaşlılı

Resimler ve Tablolar

 Bugün sizlere resimlerden söz edeceğim, hep hatırlarız resimleri ve küçük geçmişlerimizi ancak biriktirdiklerimizin ötesinde bir dünya içerisinde olduğumuzu da fark ederek yaşamalıyız sanatı ve sanat eserlerinin dokusunu. Odamızda hep resimler durur ancak şöyle bir baktığımız zaman bizim küçük yaşantılarımız yanı sıra resim sanatının odak noktaları içerisini ele almamız gerektiğine inanan biriyim. Efsanevi Van Gogh kadar Leonardo Da Vinci kadar, Picasso kadar güzel ve eşsiz bir deneyimle deneyimlemeliyiz resim sanatını. Bütün tablolara internetten görsel olarak ulaşabileceğimiz gibi bu insanların yapıtları hakkında da bilgi sahibi olabiliriz. Leonardo Da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" tablosunu ele alırsak bu tablo hakkında internette sayısız düşünüm ve tablo bakış açılarını bulabiliriz. Bir tablonun bize ne anlattığını ancak eser sahiplerinin hayatlarını incelediğimizde anlayabilmemiz söz konusu olacaktır. Resme büyüsünü veren nedir? Esasında baktığımızda resimlere çok sa

İnsanlar

 İnsanı inceleyen bir bilim dalı aradım uzun süre ve bilim dallarına baktım. Antropoloji ile karşılaşışım bu döneme rastladı ve insanı tarihsel süreçte inceleyen bir bilim dalının varlığı oldukça ilgimi çekti ancak şunu söyleyebilirim ki insanlık sadece bir noktadan bakılamayacak kadar derin ve karmaşık yapıdaydı, insanları tarihsel serüvene göre inceleyebilirsin ancak insanı psikolojik, ruhsal yönden, sosyal yönden ve bilimsel yönden de incelemek gerekli olabilecektir, bir insan hem ekonomik açıdan hem de içinde bulunduğu sınıflar ve ortamlar bakımından da incelenebilir. İnsan dediğimiz zaman çok yönden bakmayı ve çok yönlü düşünmeyi bilmemiz gerektiği ortadadır. Bir bilim açısından insan farklılık gösterirken bir psikolojik açıdan veya simetrik açıdan bakıldığında da farklı şeyler düşündürebilir. Hepimizin ortak yönleri yanı sıra çok değişik davranışları ve sosyal bakış açıları olduğu ortadadır. Hepimiz bu hayatın içerisinde öğrenen ve öğrenmeye aday olan bireyleriz. Kimimizin telaşe

Deniz Salyası Problemi

Günler geçiyor ve dünya değişiyor, bugün sizlerle deniz salyası denilen şeyin biraz olsun oluşmasının nedenlerine değinelim istedim, biraz olsun kendimizce insanlık olarak neler yapabiliriz noktasına değinmek istedim, dünyayı tüketir hale geldiğimiz bugün evrenin bizlere olan mesajlarını iyi anlamamız gerekli sanırım. İnsan doğayı kirletiyor, hepimiz bu dünyanın bir düzenden ibaret olduğunu görüyor ve düşünüyoruz ancak düzeni bozan kültür varlığı bizler miyiz bu konuda düşünmemiz lazım. Dünya üzerinde yaşıyoruz, yaşıyoruz fakat nasıl yaşadığımız da önem taşıyor sanırım. Düşünmüyoruz arkadaşlar, düşünemiyoruz, bir şeyleri sadece kendimiz için düşünüyor ve kendimizin iyiliği için planlıyoruz. İnsan çevresini yok ediyor ve bu deniz salyasının oluşumunun tek sebebi insanın daha iyi yaşama isteği, hepimiz yaşıyoruz ancak kimyasallarımızı denizlere döküyor, kirlilik yaratan şeylerimizi denizlere atıyoruz, sanayinin ağır maddeleri denizlere dökülüyor, denizler bu yükü kaldıramıyor, doğa insan

İnsan Neden Geleceğe Yönelik Stratejiler Yapar?

 Projeler, hayat anlayışları, yarınımız hiç biri belirli bir düzenek içinde bile değilken hayatın üzerine kurgularımızı yerleştirmemiz, ne garip bir şey? Sorgusuzca ve sorgulamadan bir şeyler stratejiler yapıp bunu yaşamaya çalışmamız ne kadar garip olsa bile zamanın içinde bir şeyler büyüttüğümüz tartışılmaz. Her şeyin ileri aşamasını düşünüyoruz ve ileriye yönelik çıkarımlar yapıyoruz. Hangimiz ya da kaçımız stratejilerine ulaşabildi, bizlerin yapmak istedikleri bizlerin döngüsü müydü, hayatın hiç mi payı yok? Zaman hepimizin hayallerine yön verdi aslında, bir çıkarım elde etmek güç olsa bile en azından kendi kendimizin neler başarabileceğine zaman içinde şahitlik edebildik. Öğretmenimiz kuvvetli ve niteliksel, zamanın getirilerini yaşadık tüm insanlar olarak, çıkarımlar yaptık ve çoğunda kendi içimizdeki yapı ile tartıştık ya da konuştuk, biraz olsun bu süreçleri ikinci kitabımda ele almaya çalıştım. Ancak daha yayınevlerinden bir cevap almadığım için halen beklemekteyim. Bu bekledi

Bir Gün Mutlaka Şunu Yapacağım '?'

 Hiç birimiz olmak istediği yerlerde değiliz bu hayatta sanırım, hiç birimizin ikinci bir seçeneği yok, bazı konularda sadece kendimizi toparlamaya çalıştığımız söylenebilir, insanız, gelip geçici bedenlerde yaşıyoruz, zaman gelip geçici, her gün yeni bir uğraşın peşinde koşan insanlarız güzel yürekli, tek caddeler ve sokaklar şahit bu hikayemize, biz nedenini bilemediğimiz kanatlarda uçuyoruz, sevginin en güzel şarkısını söylemek yerine, hayat bir bilinmezlik ve gidiyoruz bizi bekleyen son çizgimize. Kim bilebilirdi ki şehirlerin bu kadar kalabalıklar içerisinde yorgun ve telaşlı insanların hikayelerini yaşayacağını, insan suçlu değil, insan sadece yaşamaya çalışıyor kanatlarını göğe selam ederek. Kötülük denen bir şeyin çizgisini bozmak istercesine iyi niyetlerimizi döküyoruz her gün toprağa, doğaya, insana, gökyüzüne. Öyle derindir işte insanın yaşadığı gizem ve öyle derin hissederiz her yenilgimizde. Edebiyatçı olmak kolay değildir ve her şeyi görürsün, düşünürsün, yazarsın satır s

Yıldızlara Bakarken

 Bir ömrün hikayesidir aşk, gücüm yettiğince, gözlerim kapanana kadar içimde sözlerim. Yüreğimin son atışına kadar, sözlerimin son buluşuna kadar, sonsuz bu cümleler, sonsuzluğuyla seven biriyim. Söyledim hep sözlerimi, yazdım, sayfalarca, şiir şiir, mısra mısra. Tek hikayesi vardır varlığımın, tek nedeni... tek sözcüğüyle uslanır bu yürek, hani her zaman gibi, her an yaşarım sözcükleri, sözlerimin var oluşu, güzel gözlü, bal rengi gözlü cümlem, bugün de yazıyorum yüreğimi belki okur diye umut ederek. Her şeyimi bırakabileceğim tek kalbim, her şey isteklerinde gizlidir. Hayatımın her karesini adadığım sözcüğüm, güzelliği kalbimin öyle hani yeni doğmuş gibi, gözlerimin gördüğü tek sözcük, tek temennim, hani bir şey çok ister ya insan, hani bekler sadece, hani tek cümlesi olur rüzgarın... gülüşü olur insanın damla damla sevdiğinde yüreği, hissederken her şeyi. Bugün hissediyorum her şeyi, hissediyorum binlerce kelimeyi, hani bir gözyaşı gibi, anlatılmayan bir hikaye gibi içten, hani içte

Yaşadıklarımız mı, Zaman mı Hikayemizi Tanımlar?

 Yaşadıklarımız mı yoksa zaman mı bizleri tanımlar, bizler için hangisi daha olgunlaştırıcıdır? İnsanoğlu tarih boyunca olaylar yaşamış ve bunların etkisiyle yanlış şeyleri hep düzeltmeye ve aynı yanlışları bir kez daha yapmamaya çalışmıştır. Bunları insanın yapması zamanın mı yoksa kişisel düşünceleriyle yaşamın mı bir ayrıntısı bugün onu inceleyeceğiz. Zaman kuşkusuz insanı olgunlaştıran en önemli etkenlerden biri ancak yaşadıkları ile olgunlaşan insanlarında varlığı yok sayılabilir miktarda değildir. Yaşadıklarımız ile hep bir şeyler öğreniriz ve yaşadıklarımız ile aynı yollardan geçerken arkamızda bıraktığımız onca şeyin bileşkesini yaşarız. Yeni bir yola adım atacaksak eğer arkamızda bıraktığımız serüvenlerin önemi büyüktür, insanı olgunlaştıran biraz olsun da hata yapma şıklarıdır. Bir olgunluğa erişmek en azından bir birikimin sonucu olsa bile yaşadıklarımızla zamanın bağlantılı yolundan geçmektedir. Bizler küçük hatalar arkada bırakırız ve biz insanız, hata yapmak hepimizin yaş

İş Süreçleri & İş Yaşamı XL - Heyecan Duymak

 Sonuçlar her zaman önemli verilerdir ama sonuçlara giden yollarda önem taşımaktadır. Bir disiplinin sonucu ne kadar negatifte olsa altında bir emek varsa bu takdir görmeli ve küçümsenmemelidir. Takdir kazanmak bile bir sorumluluğun bilincinde olan birey için çok önemlidir. Hayatta hep tecrübelerimizden yana durmayı seçeriz ve tecrübelerimizi anlatırız, eksikliklerimize hiç değinmeyi sevmeyiz. İnsan her zaman başarının peşinde koşar ve başarılı işlerde imza bırakmak ister ancak durum tam böyle değildir. İnsanlar başarıyı yakalamak adına bir iki hatta daha fazla başarısız olabilir. Hepimiz zorlukların üstesinden gelmeye çalışırız hayatımız boyunca, çalışırız, emek sarf ederiz, her anımızda bir şeyler yapabilir ve günlerimizi emek sarf ederek geçirebiliriz. İnsan başarının felsefesi ile yoğurulmayı kendine hedef seçtiğinden dolayı çalışmayı ister ve çalışma prensiplerini genişletir. Anlamlı kılabildiği şeyler üzerinde derin bir hakimiyete sahip olmak ister. Durum ve izlediğimiz yollar fa

Varoluşumuz ve İnsanlar Arasındaki İletişim

 Görüştüğümüz insanlar kimler? Aslında sizin ve bizlerin insanlık olarak sohbet etmekten keyif aldığı insanlar ve beynimizin odacıklarında hiç bir şekilde onlara dair kötü bir anı yok, olsa bile tolere edilmiş bir hayatın anlarını yaşıyoruz. İnsan, beyninin odacıklarında her şeyi tasarlayan ve işaretler türeten bir oluşumla dünyaya sesleniyor. İnsanlarımız çok sayıda unsurun içinde sıkıştırılmış bir gerçeklik yaşıyor. Beyin odalarımıza hiç inmeyi ve içlerinde gezinmeyi denediniz mi? İnsanların sizlerde neler anlam ifade ettiğini ve herkesin bir amaç uğruna yaşadığını ve hayat hikayelerimizin birbirlerine bir bağ ile bağlandığını keşfederken olgunlaşıyor insan, her birimizin farklı bir hikayesi var ve her birimiz farklı bir şekilde olgunlaşıyoruz. Hayat kesişim noktalarımıza baktığımızda her zaman bir şans eseri durum ortaya çıkmıyor ve tanıştığımız insanlar ile tanıdıklarımız vasıtası ile tanıştığımız gün yüzüne çıkıyor. Bu durum bazı zamanlarda değişiyor ve insanın şans eseri tanıdığı

Hayat ve Tiyatro Sahnesi

 İlk ve son, bu cümle etrafında dönmüyor mu hayatımız? Hayatımızda ilkler ve sonlar var sadece, ilk ve son arasındaki çizgiyi dolduran bizleriz aslında, bugüne kadar ne yaptınız, nelere hizmet ettiniz, görevinizi yaparken tam anlamıyla üstlendiniz mi? Hayat bugün ve yarın arasındaki derin çizgi değil midir? Her şekilde olağan şüpheliyiz hayatta ya da olağan durumlarda bazen suçlu? Sahi bugün ne yaptınız insanlık için? Yaşamımıza anlam katmak durumundayız ve bir şeyler yapmak durumundayız. Bir şeyler üstlenmek ve olaylardan kaçmadan üzerine gitmek zorundayız. Yeni bir şeyler yapmanın derdinde olmak zorundayız. Günlük yazılar yazmamın tek sebebi aslında budur bir şeyler yapmak ve bir şeyleri ortaya çıkarmaktır. Düşüncelerimize isim vermek zorundayız, hangi isimler vardır yapmak istediklerimiz arasında? Hayat ilk ve son aralığında geçen dönem dedim ya işte sizler için, herkes için de bu şekilde devam edecektir. Her insan doğar, büyür, bir oluşum kayıt eder ve hayata atılır. Yaptıklarımız

Sonsuzluk Nedir? Sonsuzluğun Sırları

 Sonsuzluk nasıl bir duygu? Sonsuz olmak ve düşünmek, bir şeylere isim vermek ve hayatta var olmasanız bile eserlerinizle yaşamak işte buna sonsuz olmak denilebilir. Hiç bir şekilde bir eser sahibi ya da bir buluş yapmış insan, bir tarihi kişi, düşünceleriyle bir düşünür, filozof, buluş bulmuş bir bilim adamı, bir sanatçı, bir şiir yazarı hayatın sonuna kadar yaşar ve yaşama anlam katmış bir insan olmak herkese şans olmaz şu hayatta. Bilgiye inanmış, gören, bilen ya da üreten insanlara bir verilen şanstır bu. Tarihi kişiler, bir Fatih Sultan Mehmet, bir Kanuni Sultan Süleyman, bir Mustafa Kemal ATATÜRK ve daha nice yaşamış tarihi kişi bir sonsuzluğun oluşumunu sağlamıştır. Dönemler geçmiş, tarihler değişmiştir ancak insan bu önemli insanları unutmamıştır. Tarih bir okyanustur ve tarihi olaylara her bakış açısından insan değişik bakış açıları ile eğilmiştir. Elektrik buluşunun ilk anlaşılmaya başlandığı tarih M.Ö 600'lere dayanmaktadır. Yunanlılar ilk kıvılcımları çıkardı ve statik

İstatistik Veriler ile Sayfam

 Her gün 350'nin üzerinde insan sayfama girmekte ve ortalama olarak yazılarım 250 defa okunmaktadır, gün içinde baktığımızda bu kadar kısa sürede bu kadar yazılarımızın günlük okuma oranları bir şeyi göstermekte o da başarılı bir çizgi ortaya koyduğumuzdur. Yazılarımızın Twitter ortamında paylaşılıyor olması güzel ancak sayfa giren sayımıza ve eski yazılarımın okunduğunu gördüğümde bu durum bile biraz olsun motive edici bir unsur halini alıyor. İnsanın bir şeylerle işinden ayrı uğraşıyor olması ve bu emeğim karşılamasında büyük bir motivasyona ulaşıyor olması gayet olumlu bir tutum izliyor. Artık sayfamıza günlük yazılarımızı yayınladıktan sonra bile bir şeyler yayınladı mı acaba diye girişlerin olduğunu da biliyorum, aslında insanlık için yapılan bir adım bu ve insanların biraz olsun dert ve sıkıntılarından uzaklaşıp büyük bir şekilde düşünceyle okuduğu yazılar oluşturuyor olmam bunu bir nebze olsun benim amacıma ulaştığımı gösteriyor. Zaman zaman giren sayılarına baktığımda giren

'Seni Sordum Yıldızlara'

 Sorarsın bazen, hiç bir şey bilmeden mesela, adını öğrendiğin bir zaman olur süreç ve istersin yeniden sevmeyi, yeniden sevgiyi, bir yarın yokken yaşamak zordur ama bilirsin, hissedersin, yüreğinle ve kalbinle, yakınındadır gözlerinin tınısı ve sessizliği, bilirsin hiç gelmese bile hissettiklerin gibidir benliği ruhunun, eş ruhu olmuştur artık sözlerin ve aydınlanacaktır bir gün güneş yeniden, yeniden deniz bitişecektir gözlerinle... Hani olur ya bazen konuşamaz insan yüreğinde biriktirir söylemek istediklerini, kağıtlara yazar parça parça, işte bir hikayedir bu ve her çocuk çıkarsız sever, her çocuk rüzgarıyla sever denizi, hani bir parça akrebin, bir parça yelkovanın sonsuzluğunda, hani iç çeker nefesin, nedenini tek sen bilirsin, tek o atar damarlarında, tek saat, tek rıhtım, tek deniz odur. Denizindir senin ve sonsuzdur, suyundur, nefesindir, hayallerindir, evet hayallerindir sevgi ve hani acı çekercesine özlemek gibi. Bir zaman olur ve sessizliğin düşer gözlerine, bir rıhtım olur

Google Keep Teknolojisi

 Google'ın uygulamalarında gezintiye çıkmayalı uzun bir zaman olmuştu ve Google'ın bugün sizlerle bir ürünü olan Keep teknolojisini inceleyeceğim. Hayatımızda hep bir gün ve saatler üzerine kurulu bir sistematiğimiz vardır, bazen insan kendisine bir tarih yada önemli bir zaman diliminin hatırlatılmasını isteyebilir. Hayat boyunca bir sürü şey ile ilgilenen insanlar olarak bu tipte bizim için önemli olan şeyleri hayatımıza sığdırmaya ve bu takvimler üzerinde kesin hakimiyet kurmaya odaklanmak isteyebiliriz. İşte Google böyle düşünmek isteyeceğimizi düşünerek bir teknoloji yapmış ve notlarımızı internet üzerinde tutarak bizlere bildirimler şeklinde hatırlatmaya odaklanmış olacak ki Keep teknolojisi ile hayatımıza girmiş. Her zaman takdir ettiğim teknolojilerin yaratıcısı Google bu seferde insanı düşünmüş ve insanın kullanabileceği en etkili şekilde takvimlerinde optimizasyon sağlayabileceği bir teknolojisini hayatımıza sunmuş. Bu teknolojiyi bilgisayar üzerinden, akıllı telefonum

Sokrates 'Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir.'

 Aslında üzerine teoriler üretilecek ve araştırmalar yapılacak bir söz ve dünyanın neler yaşayabileceğini anlatıyor. Toplum olarak hepimiz bir konuda çok bilgili ve görgülü olduğumuzu iddia ederiz. Söz konusu bu bilgin tavrımız her şeyin değişebileceği yönündeki teorilere ve bilimin sürekli gelişimi ile doğru bildiklerimizin yıkılabileceğine inanmadığımızdandır. Yeni bir fikre kendimizin bakış açısından baktığımızda yeni bir fikir ile karşı karşıya kaldığımız zaman bu fikri garipseriz ve alışkanlık göstermekte, doğru bildiğimizi zannettiğimiz yanlış şeylere yöneldiğimizde derin bir şekilde anlamsızlığa düşeriz. Bu aslında beynin öğrenme güdüsünü benimsemesiyle alakalı bir alışkanlıktır ve beyin öğrendikçe yeni bilgileri eski bilgilerin yerine koymaya odaklanmak açısından çoğu zaman sıkıntı yaşar. Kolay alıştığımız ve bildiğimiz şeylerin değişimini hepimiz insanlık olarak tedirginlikle karşılarız, bu tutum biraz olsun insanın doğasının bir gereği iken biraz olsun da beynimizin korku duy