Öne Çıkan Yayın
Hayat ve Yaşamak
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bugün sizlere hayattan bahsedeceğim ve yaşamaktan, her türlü sıkıntısıyla, umuduyla, bir fincan kahve içer gibi yaşamak, hani İstanbul boğazını seyrederek şöyle bir balık yiyebiliyorsunuz ya, türküler söyleyebiliyoruz, umutla yarın ne olacağımızı düşünebiliyoruz, hani bazen iç çekip telaşlarımızla hayatın bir yerinde şikayet ediyoruz, "eh bir tatlısını da yiyelim şu ünlü restoranın" ya da diyoruz ki "umutlarla yarın da şu olsa diyebiliyoruz." Bazen yaşıyoruz, insanlık ya hiç bir şey düşünmeden yaşıyoruz, hatalarımızla, artılarımızla.
Yaşamak dedim ya bazen bir yemek yiyoruz, şatafatlı sofralar, en güzel takım elbise, en güzel elbiseler bizim olmalı diye yaşıyoruz. Geleceğimizi düşünüyoruz, düşünerek yaşıyoruz. Öyle de yaşıyoruz, böyle de yaşıyoruz. Bazen diyoruz ki "maske bizleri çok bunaltıyor," bazen diyoruz ki "hiç düşünmek bile istemiyorum" bazen diyoruz ki "dünya benim dünyam" asabiyiz ya da sinirliyiz, kızıyoruz bazen yanımızda olanlara bile, diyoruz ki "ben farklı bir yaşam sürmek istiyorum" ya da birbirimizi kırıyoruz hiç nedensiz sanki yarın ölmeyecekmiş gibi! "Ah be ne dedim ben? Ölüm mü dedim, pardon umutlar var, büyük şeylerin sahibi olacağız daha. Daha apartman dairelerinin en güzel katlarında oturacağız, uçaklarımız olacak bizim, çalışanlarımız olacak, eee tabi para ve insaniyetimiz, adımız yürüyecek yahu biz gelmeden."
En güzel şeylere umutla bakabilmeyi öğrenmeli insan, en güzel yarınlara umutla seslenebilmelidir. "Yaşam bir döngüdür, e çocuklarımıza bir şey bırakalım değil mi, yani neden benim çocuğumun da evi olmasın, arabası olmasın. Güzel bir hayat sürsün." "Hayatlar yaşamaya değer ve aşık olmalıyım ben tepeden tırnağa en güzel şekilde" yaşayacağız, her gün yaşamak kelimesini aklımızda kazıyarak.
Her gün yeni bir umut vereceğiz dünyaya, yeni bir ağaç dikeceğiz, yeni bir şeyler yapacağız, iyi şeylere imza atacağız. Hayat bizimle büyüyecek ve daha güzel yarınlarımız olacak, kebaplar yiyeceğiz, en kral sofralarda, "yatırım mı yapsak acaba, paramızı bu ay çok harcadık, tasarruf ettik bu ay..."
Bu cümleler insanın içini ısıtıyor değil mi ve yazımı okurken hiç düşünmeden okudunuz kabul edin, "bugünde böyle bir yazı çıkartmış bizim çocuk, ne güzel yazmış yahu" dediğinizi duyar gibiyim. Hissediyorum ki şöyle bir keyif kahvesi falan içeriz hep beraber ama esas konumuza gelelim isterseniz,..
Evet bugün 18 Mart, her gün yazılarımı okurken "bugün nelerden bahsedecek acaba?" diyorsunuz ya, bugün sizlere bundan bahsetmek istiyorum işte, kim olduğumuzu görelim, kültürümüze sahip çıkalım. Tarihimizi öğrenelim, kurucu liderimizi anlayalım. Bilmeden tarihi hakkında yorum yapmayalım. Para, yaşam, ekonomik birikim, vs. bunlar gelip geçicidir ve insanlığımızla, kültürümüzle, bilgi birikimimizle yaşayalım. "Mustafa Kemal ATATÜRK" olmaya çalışalım ve içimizde onu yaşayalım ki kültürümüzü yaşatalım. Bugün bundan başka bir şey yazamazdım. Yazmaya ne aklım nede şerefim müsaade edebilir... evet hiç etmemişsek bile bugün onlara teşekkür edelim ve onları analım. Bir teşekkürü eğer çok görüyorsak onlara yaşamaya hakkımız yoktur. Bugün onlara teşekkür etmek için çalışalım ve uygarlık tarihinin en iyi medeniyeti olmaya çalışalım... yapabilecek tek işimiz çalışmaktır.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Erol SÖĞÜT
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder
Sadece yazılarla ilgili mesajlar yayınlanabilir.