Kayıtlar

heykel etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Öne Çıkan Yayın

2024

 Hepimiz iyi ve kötü tecrübeler edindiğimiz bir yıla veda edeceğiz ve hepimizin istekleri, umutları, hissettikleri ve anladıkları, anlayamadıkları, güzel, kötü hatıraları, hikayeleri ve günleri oldu. Her insan bir başlangıcın hikayesi aslında ve her başlangıç vaktinin anıları ile geçiyor. Saatler eskiyor, günler eskiyor, hepimiz tecrübeler ediniyor ve yaşlanıyoruz. Yaşlanmayı hep tecrübelerle sabit tutan biriyim ki bu bana insanlara saygı duymayı öğreten en önemli şey olmuştur. Her yıl insanın bir mevsimidir, her yıl insanlar umutlar içinde hikayelerini sürdürmek isterler... Bu yıl da hepimizin yaşadığı eksik, fazla ya da beklenmedik olayları ve yaşantıları oldu, hepimiz bir yapbozun parçalarıyız ve paydaşlarıyız. Aynı oksijenin içerisinde farklı bir sürü hayat ve hikayeler. Çok büyütür insan bazen yaşadığı şeyleri, çok anlamlar yükler ama en basitinden hepimizin bir paydaş olduğunu anlamamız ve hayatın içinde bir parça olduğumuzu kabul etmemiz gereklidir. Hikayelerimizin hep birleşece

Hesaplaşma

Plan yapacak kadar kurgusal ve saplantılı bir hayatın içinde miyiz? Yarın ya da gelecekte ne olacağımız belirli mi? Hepimizin zaman zaman kafasından bu tip sorular geçmiştir... büyüttüğümüz varoluşlar içerisinde neredeyiz, aslında olmak istediğimiz nedir, bu hayatın matematiksel algoritması mı, kararlarımızı kaç kere özgür ruhlarımızla verdik? Kafasında bir dünya kırıntı olan adamlara/kadınlara sesleniyorum, şuan neredesiniz ve sahip olmak istediğiniz hayatın varsayımlarını mı yaşamaktasınız? Hiç kimse bence sahip olmak istediği hayatın rollerinde değil... hayat bir oyunsa, neden oyunu kuran ve yöneten olamıyoruz? Şimdi sizleri geçmişinize götürmek isterim, kaç kez hayal ettiniz? Bir şeyler hayal edebilme özgürlüğüne ne zaman eriştiniz? Sorduğum sorulara yaşça büyük ve hayattan beklentisi olmayan bir insan olarak cevap vermenizi istemiyorum... ortalama insan ömrü 70 yıl ve 70 yıl yaşam standartlarınızı düşündüğünüzde çok uzun bir süre gibi gelse de ortalama olarak 25.550 gün eksisi ve

10 Günlük Serüven

Yeni bir bakış açısı için yola çıkışımım onuncu günü ve on günlük bir macerayı bugün sizlere anlatmak niyetindeyim. İçimdeki yazar kişilik ile bu zamanlar çok sohbet etme imkanı buldum ve içimdekilere tercüman olacak bu yapının her kademesinde giderek daha da çoğaldığını fark ettim. Hep böyle şeyler yapmak istedim hayat boyu, sosyal bir adamım ve sosyal neticelere inanan bir adamım, hayatta hep psikologluk yapmak istedim ve isteğim bir nebze olsun içimde kopan duygu ve düşünceleri yola koymak ve dünyaya anlatmaktı. Yeni düşüncelerle tanışmak ve onları anlamak bana güç veren bir nokta olmaya devam edecek ve dinlemeyi seven bir adam olarak herkesi dinlemeye ve anlamaya çok ihtiyacım olduğu açık bir görünüm. Yol gözüme uzak görünse bile bazı zamanlar kendi içimde tartışan ve sorgulayan, kendi içimde kendi eksik ve duygularımı yansıtan bir adamla sohbet ettiğim ve bir şekilde kararlar aldığım ve kararlarıma uyduğum doğrudur. Karar alırken içimde konuşup, ölçüp, tartan bir adam haline gelme

Yenilik ve Çağ

Yeni çağın en gözde aracı olacak giyilebilir teknolojiler hayatımızdalar ve artık çok çeşitli şekillerde teknolojileri hayatımıza adapte eden bir süreç içindeyiz, uygulama konusunda hiç bir sıkıntı çekmeyen yeni beyinsel güçler aktivite edilmiş durumda... yeni kişisel teknolojiler hayatımıza giriyor. Geçen süreç içerisinde insanların ihtiyaçlarını karşılayacak gün ve gün gelişmiş teknolojik atılımlar hızlanmaya devam ediyor. Teknolojinin hızı ve insanların yapay zekalara olan tutkuları giderek artıyor. Yapay zeka artık sizin yerinize düşünebilir bir vaziyete gelmeye odaklanıyor. İnsan beyni yapay zeka ile daha gelişmiş otonom yenilikler oluşturabilecek güç dengeleri olıışturuyor ve yeni nesil bu teknolojiyi bir çok aktiviteyi üstlenecek duruma getiriyor. Giyilebilir teknoloji üretimleri ve teknolojinin bu ilerleyiş hızı düşünüldüğünde geleceğimizin geçmişimizdeki Jetgiller çizgi filmini anımsatacağı doğrudur. Bir yandan insan zekası faktörünü es geçmeden bir başka zeka oluşturmanın yar

Öz eleştiri

 Bir şeyler bırakmanın derdinde bir kimseyim hayata, düşünsenize sizden sonra birileri bıraktığınız şeylere bakacak ve sizin hakkınızda yorumlar bırakacak dünyaya. İşte manevi olarak bunun taşıdığı büyük bir sorumluluk ile şuan sizlerle yazılarımı paylaşmaktayım. Çok sayıda kitap, çok sayıda müzik ya da kitaplar ve müzikler mi bırakacağız geride? Geride ne bırakmalıyız? Bazen böyle şeyler düşünüp öyle bir yapıya bürünüyorum ki sanki güç ve denge noktalarımı kaybediyorum... Üretmek çok değerli bir sanat ve üretmenin gücüne inanmak, ondan beslenebilmek, arkamızda çok sayıda ve çok nitelikli bir adam/kadın bırakmak için tecrübe ediniyoruz. Yaşamın, yaşayışımızın bir anlamı olmalı ve bir şeyler yapmalıyız, çok sayıda küçük kırıntı bırakmalıyız bir sonraki nesillere. Bir iç güdü mü bende oluşan bilmiyorum ancak şuna inandığım kesin olarak belirli bir nokta her anıma saygı duyarak yaşadığım ve yaşayacağım doğrultusu çünkü karar alırken çok düşünen, çok irdeleyen bir yapıdayım. Bazen ürkütücü

Düşünce

Beyin hücrelerimizle güçlenmemiz gereken bir dönem yaşıyoruz insan hayatında, düşünmenin gücü ve düşünce olgusunun oluşumuyla bir şeyler inşa eden bir yapısallığa doğru gidiyoruz. Teknolojik reform ve insan beklentilerinin aşama aşama çoğaldığı bu dönem içerisinde bir ya da birkaç unsurdan çok beynimizle neler yapabileceğimizi öğrenmenin vakitlerini yaşıyoruz. Düşünce ve beynimiz, sınırsız kaotik oluşumlar başlatsa da bir paradoks içinde insan bedeninin düşündüğü doğrudur. Herkes ihtiyaçları yönünde düşünür insan hayatında, ihtiyaçlarına cevap alabileceği bir varsayım ve uzantı yaratmanın derdindedir insanlar. Çok sayıda problem ve badirenin etkisinde bir çözüm arama işlemiyle hayata tutunur insan ve tutunuşunu sorgular. Gitgide gün geçtikçe şekilsellik planlamaya ve kafasında yeni bir plan bütünü oluşturmaya çalışan bir yapının içinde günlerimizi geçiririz. Farklı gelen şeylere hep bir adım geride yaklaşır insanlar ve hep bir toplumsal düşüncenin etkisinde yaşarlar. Hayat uzar ve gide

Heykel

Araştırma fırsatı buldum ve tarihi mimariler derken bugün sizlere bir heykelden bahsetmek istedim. Şuan seçimlerin sürdüğü ABD'nin New York şehrindeki heykel. Biraz araştırdığımda heykelin Osmanlı İmparatorluğu'na kadar dayandığını keşfettim. Hakikaten neden özgürlük heykeli? 93 metrelik bir sanat, bir elinde meşale var bu heykelin bir elinde hitabe tutar. Hitabe ve ateş? Konuya şöyle bir bakış açısı açayım, kendimce düşündüğümde elindeki ateşin biraz olsun gücü diğer elindeki hitabenin düşünmekten çıktığını varsayım olarak aldım. Heykele baktığımda bunu görmemin nedeni belki de o gücün elinde tuttuğu düşünce metninin olabileceğini düşündüm. Güç ve düşünce bir anda gözüme paralel bir evren çizdi ve bilgiye uzanan her elin aslında özgürlüğe uzandığını düşündüm. Bilgi bizi özgür kılacak şeydi belki de, bilmek ve araştırmak bu heykelin felsefesini bu şekilde tanımlama gayesi içine girdim. Heykelin içerisinden tepesine uzanan bir merdivenin olduğunu öğrendim. "Meşaleye kadar u

Hayalet

Bazen hayal gücümüz ile yarışır hale gelir düşüncelerimiz, hayal ettiklerimizi algılar ve doğru çıkarımlara ulaşırız. Bir dönüşümdür insanoğlu'nun hayatı, bir değişim ve dönüşümden ibarettir. Duygular çıkarımlarımızın sanat bulmuş halidir. Bir çıkarım yaparız ve git gide detaylandırır bir sanat eserine dönüştürürüz o düşüncemizi. Hayal kurmak ve bir hayale sahip olmak bir çıkarım eserini oluşturur. Hayal kurmaya olan inancımız ile yaşarız hayatımızı bazı zamanlarda. Hayat hayal kurabilenler için yaşanılası bir zaman dilimidir. Hayallerimiz ve projelerimizi yan yana yürütebilmenin gayesi içinde yaşar ise gönlümüz ve kalbimiz zorlansa bile, bir yol ve çözüm merkezi bulabilecektir. Hayat ve hayal ikisini karşılaştırdığım da son harfleri hariç aynı olduğunu gördüm, son harfleri birleştirdiğim de "TL" ibaresi edindim, bu bir şans mı? :), bu bir rastlantı mı? Hayal kurmak paramız ile mi mevcut? Bu saplantı biraz olsun ulaşmak istediklerine ulaşım aracının varsayılan bu nitelikl

Durankulak Gölü'ndeki adada yer alan taş ev

Durankulak Gölü'ndeki adada yer alan taş ev dünyanın en eski taş evi'imiş, 7.500 yıllık ve 400 metrekare'imiş, 2 katlı bir yapı. Bulgaristan'ın Dobriç bölgesinde yer alıyormuş bu yapı. Bugüne kadar gelebilmiş. Eski tarihi yapılar ve eski mimariler hep ilgimi çekmiştir,  Eskiler güzeldir ve eski olan her şey kalitelidir.  Eskiden mesela yıkılmaz dostluklar vardı, sütunları ve blokları sağlam bir şekilde atılmış. Eski arkadaşlıklar, dostluklar sallansa da temelleri sağlam bir şekilde atıldığı için yıkılmazdı mesela. Umutlarıyla oynamazdı kimse kimsenin, hayat kalitemiz ve önemsediğimiz insanlar vardı. İnsan önemliydi bizler için, her şeyden öteydi... Bakın hepimiz aynı oksijeni kullanan insanlarız, hepimiz aynı manzarada yaşayıp, ayrı şeyler gören insanlarız. Hepimiz işlerini kaliteli bir şekilde yapmaktan şeref duyan insanlarız. Bir şeyler inşa ederken hassas ve kalbimizi koyarak inşa ederiz yaptıklarımızı. İnsan hayatını önemser duygularla hareket ederiz dünyada, mesela

Herakleitos "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir."

Bu söz M.Ö 535 - 475 yılları arasında söylenmiş Herakleitos'un bir sözü, felsefeci Herakleitos bu sözü ortaya atarken heralde bunun bugün yani 2020 yılında bile geçerliliğini sürdüreceğini bilerek söylememiştir. Günümüz dünyasında her şeyin değiştiğini ve değişimin bir kilit parça olduğunu düşünürsek bu varsayımın ne kadar akıllıca düşünüldüğü ve günümüze geldiği gün yüzüne çıkacaktır. Her şey değişimin bir parçası olmaya devam ederken son dönemlerde dünya üzerinde yayılan salgın ve bunun kitlelerde oluşturduğu korku ve endişe göze alınması gereken bir süreç halini alıyor. Parçaları birleştirdiğimiz zaman teknolojik evrelerde insan hayatının modern bir hale büründüğünü ve modern çağın evrelerini bir evrensellik boyutuyla insanlar üzerinde geliştirdiğini görmekteyiz.  Dünya üzerinde bir sürü şirket klinik araştırmalar ve laboratuvar ortamlarında aşı çalışmaları yaparken, insanlar tüm sosyal hayatlarını ve çalışma yaşamlarını internet üzerinden ve sosyal platformlar üzerinden sağlama