İnsanlar yaşam boyu bir şeyler yaşamış ve yaşantılarına çeşitli derecede anlamlar katmak istemiştir. Bu görüş çerçevesinde insanlar sanatı keşfetmiş ve sanat adına eserler üretmiş ya da değişik oluşumlarda bulunmuşlardır. Yeni oluşumlara yön vermek ve yeni oluşumlarda var olmak adına çeşitli şekillerde insan hayatına armonileri ya da yazılı eserleri bırakmaya devam etmektedir.
Yazmak son derece kalıcı olabilecek bir duygunun betimlenme halidir ve kalıcı şeyler bırakabilmek istiyorsak hayatta çeşitli şeyler yazmaya ve yazdıklarımızı aktarmaya ihtiyacımız olacaktır. Kalıplara sığmayan bir sesleniş öyküsünün hikayesidir yazı ve tarih boyunca şekillenecek bir oluşumu vardır.
Yazıya insan hayatı boyunca ihtiyaç duymuş ve duymaya devam edecektir, yazı aslında kalıcılık sağlaması açısından sözlerin bir dışavurumunu oluşturmaktadır. M.Ö 3500 yıllarında bulunan bu çığır açacak şey insanlığın hayatına katkı sağlamış ve onların hayatlarında bir vazgeçilmez halini almıştır. Sümerler yazıyı icat ettiklerinde ilk olarak çivi yazısını kullanmışlar. Sümerlerin bulduğu bu yenilik hayatımızda bugünümüzde etken bir şekilde devam etmesiyle bir çığır açan oluşum adımlarını hayatımıza geçirmiştir.
Yazının tarihçesiyle ilgili bir yazı sonrasında kaleme alacağım ancak bugün için sadece sizlerle bu oluşumun ne kadar önemli bir hal aldığını anlatacağım. Hayatımızda çok sayıda şey yaşıyor ve yaşamaya devam ediyoruz, bizlerin yaşamları ve gördüklerinden esinlenerek yazdığı bir çok belge ve oluşturduğu bir çok metin bulunmaktadır, hepimiz tarihe çeşitli zamanlarda not düşüyor ve notlar alıyoruz. Bizden sonra yaşayacak nesillerde bizler gibi tarihe not düşecek alanlar inşa edecekler, bugün bunun önemi ile yaşıyor ve yaşantılarımıza anlamlar katıyoruz. Düşüncelerimizi anlamlandırabildiğimiz kaç alan dünya üzerinde mevcut bulunmaktadır ve kaç alanda sizlerin tarihe notlar düşmelerine olanak sağlanmıştır? İşte yazının bu denli önemli bir yapısı ve tarihsel etkisi vardır.
İnsanlar düşünceleri ile varlar ve binlerce yıldır düşünüşlerini anlatmaya çalışan yürekler ile dünyanın oluşumundan bugüne varoluşlarını sürdürüyorlar. Kendimizin yanı sıra çevremizdekilerin yaşantılarına ve yaşadıklarına bu denli dokunan bir araç tarih boyunca günümüze gelmemiştir. Hayat bir serüvense en net ve belirgin olarak bu serüvenin parçalarını yazdıklarımız, gördüklerimiz ve bildiklerimizle oluşturuyoruz.
Bunun için yazalım ve yazmayı sürdürelim, hepimizin öyküleri ve hepimizin bir hikayesi var, sonsuzluk yazı ile hayat bulacaktır.
Erol SÖĞÜT